Ana içeriğe atla

7 dilek ve 7 cevap


Efendimiz(s.a.v)'in huzurunda iki büklüm bekleyen sahabi,bir dizi sual sormayı istemektedir.Merhamet ve şefkat menbaı ise ,ona cesaret veriyor,neyi istersen sor,buyuruyor.O da günlerdir zihninde beklettiği sualleri sırayla sormaya başlıyor.
Ya Resulullah,ben insanların en âlimi olmak istiyorum.
Allah'tan en çok korkan,insanların en âlimi olur.
İnsanların en zengini olmak istiyorum.
Kanaatkâr olursan,insanların en zengini olursun.
İnsanların en hayırlısı olmak istiyorum.
İnsanların en hayırlısı insanlara menfaatli olandır.
İnsanların en adaletlisi olmak istiyorum.
Öyle ise kendin için istediğini başkası için de iste.
Allah'a en yakın kul olmak istiyorum.
Allah'ı çok zikret.
İyi hal ve ikram sahibi insan olmak istiyorum.
Öyle ise Allah'a ibâdet ederken Onu görüyormuş gibi ibâdet et.
İmanımın mükemmel olmasını istiyorum.
Ahlâkını güzelleştir ki imânın kemâle ersin.

Kaynak:Semine&Senai Demirci Her Güne Bir Dua



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlahi ve Zikir

Özel bir ilahi , Hz. Ebubekir Efendimizin sözlerinden; Zu’dbi Lutfik ya İLah-i,Melleh’ü-zadün kalil, Müflisü’m-bis’sıdkiyeti indebabik ya Celil! Kulli-nari’übridi ya Rabbi fi hakk’ı kema’, Kulte kulna ya nar-u kuni ente fi hakkı’l Halil, Ente Kafi,ente Şafi,fi muhimmati’l umur, …Ente Rabbi,ente hasbi,ente li ni’me’l-Vekil. Eyne MUsa, eyne İsa,? eyne Yahya, eyne Nuh, Ente ya sıddık’u-asi tüb’ilel-Mevlel Celil! ————————————————————– Lütfunu esirgeme ey Rab bu kuluna ki, azığı pek kalîl, İflas etmiş olsa da sadakatle yine kapına geldi ey Celîl! Beni yakan ateşe de ‘berd ü? selam ol’ de ey Allah’ım, Bir zaman dediğin gibi fî hakk-ı Halîl, Sensin Şâfî, Sensin Kâfî, evvel-âhir her işte, Ente Rabbî, Ente hasbî, Ente lî ni’me’l-Vekîl. Nerde Musa, nerde İsa, nerde Yahya, nerde Nuh, Sen ey âsî nefis, dön de ara bul bir Mevla-yı Celîl!

Kanuni ve Karınca

İstanbul’da güneşli bir günün sabahında Topkapı Sarayı’nın avlusunda bulunan Has Oda’nın kapısı açıldı. Uzun boylu genç bir adam arka bahçeye doğru ilerliyordu. Bu kişi, Avrupa’yı titreten, koca Akdeniz’i hâkimiyet altına alan Osmanlı Devleti’nin kudretli hükümdarı Kanunî Sultan Süleyman’dan başkası değildi. Devlet işlerinden vakit buldukça soluklanmak için arka bahçeye çıkar, ağaçları, kuşları, denizi seyrederdi. O gün deniz, ağaçlar bir başka güzeldi, yalnız ağaçlardan birkaç tanesinin yapraklarının buruştuğunu fark etti. Hemen yanlarına yaklaştı ve eliyle tutup incelemeye başladı. Biraz sonra ağaçların neden buruştuklarını anlamıştı. Karıncalar sarmıştı o güzelim dallarını. Aklına bir çözüm yolu geldi. Ağaçları ilaçlatacaktı. Böylece ağaçlar karıncalardan kurtulacak ve rahat bir nefes alacaklardı. Fakat birkaç dakika daha düşününce bu fikrin o kadar da iyi olmadığını anladı. Karıncalar da can taşıyordu, ağaçları ilaçlatırsa onlar ölebilirdi. İşin içinden çıkamayacağını anlayan K...

Yar ile Şimdi