Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ya Resulullah,Biz Seni Bırakmayız...

EY İNSANLAR! MALUMUNUZ OLSUN Kİ, YİĞİT VE KAHRAMAN ASKERLERİM, BÜTÜN İSLAM'IN SIRTINI DAYADĞI YER, MANEVİ GÜCÜN DESTEĞİ OLAN MEDİNE'Yİ, SON FİŞENGİNE SON DAMLA KANINA, SON NEFESİNE KADAR KORUMAYA VE SAVUNMAYA ME'MURDUR. BU ASKER, MEDİNE'NİN ENKAZI VE NİHAYET RAVZA-İ MUTAHHARA'NIN YEŞİL TÜRBESİ ALTINDA, KAN VE TAŞETEN DOKUNMUŞ BİR KEFENLE GÖMÜLMEDİKÇE, MEDİNE-İ MÜNEVVERE KALESİNİN BURÇLARINDAN VE YEŞİL KUBBESİNDEN AL SANCAĞI ALINMAYACAKTIR! EY OSMANLI ORDUSUNUN YİĞİT SUBAYLARI! EY HER CENKTE CİHANI TİR TİR TİTRETMİŞ, YİĞİT MEHMETÇİKLERİM! GELİN HEP BERABER ALLLAH'IN VE İŞTE HUZURUNDA HUŞU VE AŞK İÇİNDE GÖZYAŞLARI DÖKTÜĞÜMÜZ PEYGAMBER'İN KARŞISINDA, AYNI YEMİNİ TEKRAR EDELİM... VE DİYELİM Kİ; YA RASULULLAH, BİZ SENİ BIRAKMAYIZ!..

Medine Müdafaası ve Fahrettin Paşa

                             Ölsekte Ravzanı Ruhumuz Bekler...

Yağmur

Varedenˊin adıyla insanlığa inen Nur Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat En müstesna doğuşa hamiledir kainat Yıllardır bozu bulanık suları yudumladım Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım Hasretin alev alev içime bir an düştü Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebiˊnin Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla Evlerin arasına dikilir yesil bayrak Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü Yenilgi, ilme...

Dört Kapı

Öğrencilerinden biri Mevlana´ya sormuş; "Efendim, bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum. Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?" "Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım." Öğrenci gitmiş, birincinin ensesine bir tokat akşetmiş. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlana´nın öğrencisini yere yıkmış. Öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var. Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat akşetmiş. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş. Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş. Öğrenci Mevlana´ya dönmüş, olanları anlatmış. Mevlan...